Halime Korkmaz

Kur'an-ı Kerim Neden İndirildi?

Halime Korkmaz

KUR’AN-I KERİM NEDEN İNDİRİLDİ?

Müslümanların kutsal kitabı, Allah’ın dünyaya gönderdiği son peygamberine verdiği, kıyamete kadar var olacak olan ve bir kelimesi dahi değişmemiş olan Kur’an, neden indirildi? Günümüz insanının çoğunluğunun yaptığı gibi “besmele” ile kapağını açıp “sadakallahül azim” diyerek kapağını kapatmak için mi gönderildi Kur’an? Kur’an, kendi menfaatimiz doğrultusunda konularda ayetlere dikkat ederken bir kısmını bir kısmına tercih etmek için mi gönderildi? Hiç düşündük mü Kur’an-ı Kerim neden gönderildi?

Kur’an; genel görüşün kabulüne göre “okumak” anlamına gelen “karae” fiilinden türediği kabul edilir. Yani Kur’an; kelime anlamı ile okumanın esas alındığı bir kitaptır. Okunmayan bir kitap olamaz.

Müslüman bir birey, Kur’an-ı Kerim’in gönderiliş sebebini ve gayesini bilmeden Kur’an-ı anlamaktan mahrum kalacağını bilmek zorundadır. Din, Kur’an öğretilerine göre yaşanılması lazım gelen bir şey iken Kur’an’ı önüne almadan arkaya atarak hayatın anlamını bulamayacağının bilinmesi gerekir. Bu sebeple Kur’an acaba neden gönderildi sorusunu her Müslümanın kendisine sorması ve cevaplaması gerekmektedir.

Mesela Kur’an’ın bir gönderiliş sebebi şu ayette bildirilir: “Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer 54/17) Kur’an, zor bir kitap değildir. Anlaması ve anlaşılması, okunması ve bilinmesi kolay bir kitaptır. Ve Kur’an, düşünme eylemini ister okuyucusundan. Önce düşünmek sonra kendisine bildirilenden öğüt alınmasını istemektedir. O halde ne düşünme ne de öğüt alma olmadan Kur’an’a aykırı yaşamak Müslüman’a yakışmayan ve böyle yaptığı takdirde de hesabı kendisine sorulacak olan bir kitaptır. Bu ayet, Kamer Suresi’nde dört defa geçmektedir ve her seferinde de kendisinden önceki Peygamberlerin yaşadıkları olaylar söylenilmiş ve geçmişte yaşanılanların düşünülüp öğüt alınması emredilmektedir.

            “Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sa’d 38/29) İnsanın bir şeyi düşünmesi için onu bilmesi, onu tanıması ve bütün bunları yapmak için ona vakit ayırması gerekir. Okunulup geçilen hiçbir şey, düşünülmez. İnsan, öğüt almak gayesiyle düşünme eyleminde bulunması gerektiğinin farkına varması gerekir. Kur’an’ı okurken veya herhangi bir konuda doğruyu-yanlışı belirlerken Kur’an-ı Kerim’in dikkate alınıyor mu?

Kur’an’ın indiriliş gayelerinden biri de onun “uyarı” olmasıdır. “Bu Kur’an, kendisiyle insanları uyarman ve mü’minlere öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır. Onu tebliğ etme işinden ve buna karşılık alacağın tepkiden dolayı sakın göğsünde bir daralma olmasın!” (A’râf 7/2) Uyarı, sadece Müslümanlara değildir. Bütün insanlığın nasibi vardır Kur’an’dan. Her din mensubu, Kur’an’ı dinleyip dinlememekte hürdür. Öğüt ise özellikle Müslümanlar içindir. Her bir Müslüman, her bir ayetten nasibini almak için çabalaması gerekirken yarış edercesine okunan Kur’an-ı Kerim’den yeterince öğüt alınıp alınmadığını da tartışmamız gerekmektedir.

İnsanın gerek dünyadaki gerekse ahiretteki hayatına dair uyarılması esastır. Aslında Kur’an, insan hayatının düzenini sağlayan bir rehberdir. Hayatını Kur’an’a göre düzenlemeyen her bir kişi bizzat kendisi üzülmektedir. İnsanın hayatının her anında -haşa- Allah’tan daha fazla merhametli olmaya meyletmesinden tutun hırsın girdabında sürüklendiği anlara kadar Kur’an’a aykırı davranan herkes esasta sadece kendisini üzer başkasına zarar vermeye niyetlendiği her bir anda dahi. “Bu Kur’an, insanların kendilerini bekleyen tehlikelerle uyarılmaları, Allah’ın bir tek ilâh olduğunu bilmeleri ve gerçek akıl sahiplerinin düşünüp öğüt almaları için yapılmış bir duyurudur.” (İbrahim 14/52)

Son zamanların en önemli rahatsızlıklarından biri; “içim daralıyor” cümlesi ve onunla gelen rahatsızlıklardır. Oysa Kur’an, aynı zamanda bir şifadır. Daralan kalplere, bunalan gönüllere, darda kalmışa deva arayana şifadır. “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerdeki dertlere şifa, mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve tam bir rahmet olan Kur’an geldi.” (Yunus 10/57) Kur’an, insana merhameti öğreten bir kitaptır. Merhametten yoksun olan kişi, Kur’an’a yabancıdır. Rehber; yol gösterendir önderlik edendir. Kur’an insanın yaşadığı ve nefes aldığı sürece rehberlik etmek içindir. Yani başka bir ifade ile Kur’an, dirilere rehberdir.

Kur’an, modern çağda Müslüman tarafından öğüt alınan bir kitap mıdır? İkiliklerin olduğu bu çağda Müslüman hayatını Kur’an’ göre mi idame ettiriyor? Şu ayeti görmezden gelmemeli Müslümanlar: “... Bu Kur’an, bütün akıllı ve şuurlu varlıklar için sadece bir öğüttür.” (Yusuf 12/104) Aklı olan her Müslüman, hayatını Kur’an’ın emirleri ve yasakları doğrultusunda yaşamayı tercih etmedikçe dünya imtihanı daha da ağırlaşacaktır. Keşke bilse...

O zaman bu Kur’an neden indirildi? Peygamber yaşayan Kur’an (Müslim, Müsâfirîn, 139) iken Kur’an bugünkü Müslümanda hangi sebeple var veya var mı? Yazdan kışa, düğünden derneğe, çarşıdan pazara, aileden komşuya, bayramdan günlük hayata kadar hayatın her bir anında Kur’an’ın emirleri var mı hayatlarımızda? Hangi Müslüman, hangi işini Kur’an’a göre yaşamak için çabalıyor? Başka bir ifade ile Kur’an’a göre yaşamak için kaç Müslüman cihat ediyor? Yoksa herkes kendine göre mi yorumluyor dinin emirlerini? Bir cımbızla ayetleri kendi lehlerine alıp mı yaşıyorlar insanlar? Eylemden söyleme kaç Müslüman hayatını Kur’an’a göre tanzim ediyor? Etmiyor... Doğruluk-dürüstlük, haya-edep, farz-vacip, her şeyin kişinin kendisine göre var edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Müslümanlar, Müslümanların sözlerinden de eylemlerinden de korkuyor adeta. Her an birileri tarafından üzülüp kırılabileceğini düşünerek yaşıyor insan. Kur’an, Müslümanın hayatına nizam vermedikçe okuduğumuz veya okumadığımız halde Kutsal kitabımız dediğimiz Kur’an bize bir şey der mi? Ama işte Kur’an’ın iniş gayesi sadece ve sadece budur: “Biz bu Kur’an’ı, insanlar üzerinde düşünüp öğüt alsınlar ve hayatlarını buna göre tanzim etsinler diye senin dilinde indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.” (Duhan 44/58)

Kur’an’ın indiriliş gayelerinden biri de ve en önemlisi, Rabbin rızasını elde etmeyi sağlamaktır. İnsanın dünyada bulunma sebebi de tamamen bu değil midir? Kur’an’ın indiriliş sebebi de insanı Rabbinin yoluna götürmek ve O’nun yoluna götürecek işler yapmayı sağlamaktır. “Bu Kur’an, bir hatırlatma, bir uyarıdır. Artık dileyen kendisini Rabbine ulaştıracak bir yol tutsun.” (İnsan 76/29)

Değerli insan ve Müslüman! Siz Kur’an’ı okurken veya okumazken hangi niyetle bu eylemde bulunduğunuzu kendinize sormanız gerekmektedir. Kur’an, bizim hayatımızın rehberi olmadan ve biz ondan öğüt almadan yaşadığımız ölçüde hayatımıza yansımadıkça Kur’an bizimle konuşmayacaktır. Bizim hayatımızda Kur’an’ın anlamı dar bir alanda olacak ya da hiç olmayacaktır. Herkes kendisine şu soruları sormayı düstur etmekle mükelleftir: Ben bu davranışı yaparken/yapmazken Kur’an bana ne emrediyor? Kur’an benimle konuşuyor mu? Kur’an’a sorulmadan yaşanılan her bir an, her bir dakika, her bir yaş ziyan olmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları