
GÜN YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GÜNÜDÜR
Kadriye Doğan
Gün birlik ve beraberliğimizi en ulvi seviyeye çıkarma günüdür. Çünkü hepimiz bilmekteyiz ki, acılarımız paylaştıkça azalacaktır. Bugün paylaşma günüdür. meydana gelen depremin yaralarını sarmak amacıyla hepimize düşen bir görev ve sorumluluk mevcuttur. Bugün bu sorumluluğumuzu hep beraber yerine getirmek zorundayız. Unutmayalım ki, aynı acıyla bizlerde karşı karşıya kalabilir, aynı durumda bizlerde olabilirdik. İslâm, mü’minler arasında dayanışmanın oluşmasına ve sürdürülmesine büyük önem vermiş, dayanışmayı sağlayacak ilkeler, vasıtalar ve müesseseler koymuş, yardımlaşma ve dayanışmayı engelleyen her türlü negatif/olumsuz davranışları yasaklamıştır. Bu nedenle iyilik ve hayırda yarışmak, Allah yolunda harcamada bulunmak ve toplumdaki kimsesiz, fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmak, Kur’ân-ı Kerim’in en çok üzerinde durduğu ve teşvik ettiği hususlardandır. Birçok âyet ve hadis, kalıcı olanın, bu tür dayanışma ve yardımlaşmalar olduğunu bildirmektedir. Kur'ân-ı kerim’de şöyle buyrulmaktadır: " Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. “Onlardan Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçenler vardır. İşte bu büyük bir lütuftur.’Mealindeki âyet-i kerime ise hayır yarışına katılan Müslümanların ne kadar büyük bir ilahi lütuf elde etmiş olacaklarını haber vermistir. Yüce Allah Mâide sûresinde bu konuda şöyle buyuruyor: “İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir. Nisâ sûresinde ise “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Yine Nahl sûresinde de yüce Allah soysal dayanışma, yardımlaşma ve sosyal düzeni sağlayacak üç temel görevi emrederken; bunları ihlal edecek ve ortadan kaldıracak davranışları da yasaklıyor. “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Şu ayetler de soysal yardımlaşma ve dayanismanin onemini anlatiyor. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. “Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. ”Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görür. “Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. “Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”buyurmuştur. Ayrıca haşr sûresinin 9. ayetinde de soysal yardımlaşma ve dayanışmada en güzel örneği sergilemiş, hatta bunun da ötesinde Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacir kardeşleri için diğergamlık yapmış olan Medine’li Müslümanlar (Ensar) övülmektedir. “Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Bugün Kur’an-ı Kerimde Rabbimizin bizlerden istediği yardımlaşmayı en canlı şekilde tatbik etme zamanıdır. Bugün ihtiyaç sahiplerine gönül dünyamızı, maddiyatımızı, hiçbir şey veremeyecek durumda olsak bile dualar için ellerimizi açma vaktidir. Şüphesiz, dinimizde Allah’a imandan insanlara kötülük yapmamaya kadar uzanan binlerce hayır ve iyilik yolu bulunmaktadır ki, bunların her biri aynı zamanda soysal yardımlaşma ve dayanışma vasıtalarıdır. Meselâ Allah’a iman, İş yapana yardım etmek, işini beceremeyenin işini yapmak, çalışıp kazanmak, ürettiğinden hem kendisi ve ailesini faydalandırmak hem de başkalarına vermek, insanlara sıkıntı ve eziyet veren maddeleri yollardan kaldırmak, çevreye karşı duyarlı olmak, insanlar arasında adâletle hüküm vermek, dargınları barıştırmak, güzel söz söylemek, iyilikleri emredip, kötülüklerden sakındırmak, insanlara olduğu gibi diğer canlı varlıklara da şefkat ve merhamet göstermek, eliyle ve dilliyle insanlara zarar vermemek ve insanlara maddi ve manevi yönden faydalı olmak vb..gibi Sevgili Peygamberimiz bu hususu değişik hadislerinde ifade etmektedirler. “Ebû Mûsâ (el-Eş’arî) (ra) den rivayet edildiğine göre Nebi (sav) (bir keresinde) “Sadaka vermek her müslümanın görevidir” buyurdu. Sadaka verecek bir şey bulamazsa? dediler. “Amelelik yapar, hem kendisine faydalı olur, hem de tasadduk eder” buyurdu. Buna gücü yetmez (veya iş bulamaz) ise? dediler. “Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder” buyurdu. Buna da gücü yetmezse? dediler. “İyilik yapmayı tavsiye eder” buyurdu. Bunu da yapamazsa? dediler. “Kötülük yapmaktan uzak durur.buyurdu. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen sadakadır. “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık gösterir. Bir kimse, bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve âhiretteki ayıplarını örter. Mü’min kul, din kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımındadır Müslüman’ın kardeşidir. Bu Yaratan tarafından gerçekleştirilmiştir. Bizde buna iman etmişiz. Bugün ise bu imanımızın tezahür etme vaktidir. Bazı sıkıntılı durumlar vardır ki, bu hallerden birçok güzellikler ve kazançlarda elde edilebilir. Biz inanıyoruz ki bu depremde Allah’a iman eden Mümin ve Müslüman kardeşlerimiz hükmen şehit oldular. Bu hususu Sevgili Peygamberimiz hadislerinde bize aktarmaktadır. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin. Yaralanan kardeşlerimize de şifalar versin. Geride kalanlara sabırlar ihsan eylesin. Bizlere de yaşanan tüm hadiselerden ibret almayı, yaşadığımız her türlü sıkıntıyı ayrıma düşmeye değil birlik ve beraberliğe sevk etme bilinci nasip eylesin.