Nefise Köylü

Gezelim Görelim Köşelerimizde: Bursa

Nefise Köylü

Hangi ilde yaşıyorsak yaşayalım fark etmez, her 10 kişiden en az 5’i mutlaka hayatının bir döneminde BURSA’YA uğramıştır.

Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu hükümdarı Alp Arslan ile Bizans İmparatorluğu hükümdarı Romen Diyojen arasında Malazgirt Ovasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan'ın kesin zaferi ile sonuçlanan bu muharebe, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan son muharebe" olarak bilinir ve savaşın ardından pek çok Türk Anadolu'ya yerleşmeye başlamıştır.

O zamandan bu zamana, özellikle DÜNYANIN EN BÜYÜK İMPARATORLUĞU, OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN hüküm sürdüğü 7 asırlık yönetim döneminde, Anadolu da birçok ilimiz Başkent olarak Türk Devletinin kalbi olmuştur.

Bu başkentlerden beni en çok etkileyen BURSA olmuştur. Daha sonra Edirne gelir etkileyicilik anlamında. Tabi bu kişiden kişiye değişir. Bu benim fikrim.

Bursa’yı ilk ziyaret ettiğimde lise öğrencisiydim. 2002-2003 yıllarından bahsediyorum, Osmanlı İmparatorluğu’nun 700 yıl önce kurulduğu toprakları ilk o zaman ziyaret etme fırsatı buldum.

Bursa'nın fethinden (6 Nisan 1326) İstanbul'un fethine (29 Mayıs 1453) kadar, Bursa Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapmıştır.

Yılların eskitemediği maneviyatı Bursa’da hissedersiniz.

Türkoğlu Türk olan, Türk soyundan gelen ve soyunu inkâr etmeyenler için dip not düşmek istiyorum;

Türklerin yakın tarihi, Orta Asya’dan kavimler göçü ile başlar. Kavimler göçü ile daha sıcak ve verimli topraklara doğru göç eden Türk Milleti ile Müslüman Araplar tarihte ilk kez ittifak oluşturmuşlardır. 751 yılında Talas Irmağı kenarında gerçekleşen savaşta Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir yenilgiye uğratmışlardır. Talas Muharebesi, Türk-Müslüman ilişkilerinde ve Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.

Din olarak Müslümanlığı benimseyen Türk milleti Cihat anlayışını da kendilerine temel amaç edinerek Anadolu Topraklarına doğru yürüyüşünü devam ettirmiştir. Önce 1071 Malazgirt, sonrasında Beylikler Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulması, İstanbul’un fethi ve daha sayısız nice başarı ile hükümdarlığını devam ettirmiştir.

Bizler Türk Milletinin, Cumhuriyet rejimi ile yönetildiği, Cumhuriyet dönemine denk gelmiş olsak da, bilinenin aksine Türk milletinin varlığı 1923 Cumhuriyetin kurulması ile başlamamıştır. Bilinen net yakın tarih kayıtlarına göre Kavimler Göçü ile Türk Milletinin şahlanması M.S 350’li yıllara denk gelir.

Tarih kayıtlarına göre evveliyatı da vardır. 

Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci onların avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobanlığa geçmesi ile başlar. Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir. Bu tarih, atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul edilebilir. 

Türkler hiç yok olup tekrar var olmamıştır. TÜRKLER DÜNYANIN VAROLUŞUYLA VAROLMUŞ YÜCE BİR MİLLETTİR. Değişen devlet yönetim biçimleri olmuştur ama asıl olan Türk Milletidir. Türk milleti hep var olmuştur.

Şuan, sonsuz demokrasi ile yönetilen, çağdaş, üretken Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyetin de, şehit kanları ile sulanmış kutsal topraklarının üzerinde, şanlı tarihine yeni başarılar ekleyerek hüküm sürmeye devam ediyor. Bin şükür.

BURSA

Bu şanlı tarihin her anına kucak açmış, maneviyat dolu bir şehir bana göre…  Bursa, kültürel zenginliğinin yanında, büyük bir sanayi şehri aynı zamanda.

Ülkemizin ekonomisine büyük katkıları bulunan ve istihdam yükünü omuzlayan Şirketlerin fabrikaları, üretim tesisleri, nakliye merkezleri de Bursa’ da yer almaktadır.

Benim için ön planda olan, varsa yoksa BURSA’NIN tarihi ve kültürel zenginlikleri, maneviyatı tabi ki…

Kastamonu’dan aracınızla Bursa’ya çok rahat günü birlik ziyarette bulunabilirsiniz. Tabi konaklamalı bir ziyarette daha rahat gezip görme fırsatınız olacaktır.

Ama vaktiniz kısıtlıysa ve hafta sonu için tarihe doyalım diyorsanız, Kastamonu’dan Bursa yaklaşık ortalama hızla 4-5 saatte rahat rahat ulaşabilirsiniz. Gezip gördükten sonra yine ortalama 4-5 saatte dönebilirsiniz.

Tabi ki ilk durak, Osmangazi ilçesi, Tophane meydanı ve OSMANGAZİ –ORHANGAZİ türbeleri olmalı diye düşünüyorum. Bursa genel anlamda derli toplu bir şehir. Özellikle Kültür turizmine hizmet eden tüm tarihi mekânlar yürüyerek birinden diğerine geçebileceğiniz yakınlıkta.

Aracınızı Tophane yokuşuna park ederek, önce Osmangazi ve Orhangazi türbelerini, Saat Kulesini, Tophane Meydanını ziyaret edebilirsiniz. Oradan yokuşu aşağı doğru indiğinizde sizi ULU CAMİ karşılar… bütün güzelliği ile sizi maneviyatına davet eder.

Bursa Ulu Cami, Bursa’da I. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmış Ulu camidir. Yıldırım Bayezid, Osman Gazi’nin çocuğunun, çocuğunun, çocuğudur. Dedesi Osman Gazi’nin ölümünden 74 yıl sonra BAŞKENT BURSA’NIN KALBİNE ULU CAMİYİ YAPTIRMIŞTIR.

Bursa’nın tarihi sembollerinden olan cami, Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır.

Caminin iç mekânın da, bir kubbenin altında bulunan ŞADIRVAN, Ulu Cami’nin dikkat çekici özelliklerindendir.

Cami hakkında bir birinden güzel rivayet ve ekstra bilgiye internetten ulaşabilirsiniz. Ben camiyi anlatmak istesem sayfalar yetmez.

Hazır Ulu Cami’yi gezmişken etrafında ki birbirinden güzel ve alışveriş için ideal hanları gezmeden dönmemelisiniz. Bu hanlardan en otantiği KOZA HAN diye düşünüyorum. Mutlaka Koza Han’a uğrayıp bir çay simit keyfi yapmanızı öneririm.

Sonrasına aracınıza dönüp YEŞİL TÜRBE’YE doğru yola çıkmalısınız. Yeşil Türbe diğer tarihi mekânlara yaklaşık 2 km mesafede yer alıyor. Bu sebeple yürüyerek ulaşmayı bizim gözümüz almadığından araç ile gitmeyi tercih ediyoruz.

Yeşil Türbe, I. Bayezid'in oğlu Mehmet Çelebi tarafından 1421 yılında yaptırılmıştır.

Bursa'nın sembolü hâline gelen yapı şehrin her yerinden görülebilecek bir konuma sahiptir. I. Mehmed sağlığında türbeyi yaptırmış, 40 gün sonra da ölmüştür. 

Bu türbeler, bu camiler anlat anlat bitmez… ne kadar anlatsam da ziyaret ederek o maneviyatı bizzat yaşamalısınız.

BURSA tıpkı, İSTANBUL, EDİRNE, KASTAMONU gibi TÜRBELER VE CAMİLER ŞEHRİ… her caddede, her mahallede TÜRK TARİHİNİN, İSLAMİYETİN esintisi yüzünüze çarpar.

Bu maneviyatı seven tüm dostlarıma bu kültürel zenginliği ile hayran bırakan şehirleri ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları