Nefise Köylü

Kaderci Olun Biraz Rahatlarsınız

Nefise Köylü

Kader ya da yazgı, önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır. İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir.

Kaderin, Hayrın ve Şerrin Allah'tan Geldiğine İnanmak;

Kader, hayır ve şerrin Allah-ü Teala’dan olduğuna imandır. İmanın altıncı şartıdır. Kaderin, hayır ve şerlerin hepsinin Allah-ü Teala’dan olduğuna iman etmeyi bildirmektedir.

YANİ İMANI BÜTÜN BİR MÜSLÜMAN OLMAK İÇİN, “Kaderin, Hayrın ve Şerrin Allah'tan Geldiğine İnanmak” KESİN ŞARTTIR, İMANIN ŞARTIDIR.

Hayır – Şer – Kader ve Kaza ne demek?

Hayır, Allah-ü Teala’nın emrettiği, sevdiği ve hoşnut olduğu davranışlar demektir.

Şer, Allah-ü Teala’nın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşru olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza ve yergiye müstahak olacağı davranışlar demektir.

Kader, Allah-ü Teala’nın, bir şeyin varlığını ezelden dilemesine ve yazgı olarak belirlemesine kader denilmiştir.

Kaza, Allah-ü Teala’nın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince, her birisini ezeli ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getirmesi ve yaratmasıdır.

Peygamber Efendimiz, kader ile ilgili birçok hadis de bulunmuştur.  Bunun yanı sıra birçok İslam âlimi de kader ile ilgili aktarımda bulunmuştur.

"Kadere inanmak, iman esaslarındandır." (Ebu Davud, Tirmizi)

"Kadere inanmayan imanın gerçeğine erişmez." (Nesai)

"Kaderi inkâr edenin İslam’dan nasibi yoktur." (Buhari)

"Bir kişi, kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmadıkça, mümin sayılmaz." (Tirmizi)

İnsanlara gelen hayır ve şer Allah-ü Teala’nın takdir etmesi ile meydana gelir. Bir Müslüman’a göre bu inanışın alternatifi yoktur. Bu nedenle doğumu ve ölümü idrak edebiliriz ve kabul edebiliriz.

Şu ayetlere bir göz gezdirdiğinizde KADERSEL DERİNLİK VE İNANCIN SAĞLAYACAĞI HUZURA AÇILAN PENCEREYİ SİZDE ARALAYABİLİRSİNİZ.

"Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216. ayet)

"Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır." (Kamer 52, 53)

"Biz, her şeyi kader ile (bir ölçüye göre) yarattık." (Kamer 49)

Kadercilik Ne Demek?

 İslam literatüründe iki tür kader vardır.

 1- Izdırar-i Kader:

 İnsanın elinde olmayan şeyleri tanımlar. Örneğin hiç kimse ailesini ve cinsiyetini seçemez. Bununla birlikte insanın doğduğu ülke ve dış görünüşü de elinde değildir. İslam inancına göre kimse ızdırar-i kaderin içinde yer alan şeyler için yargılanamaz.

 2- İhtiyar-i Kader:

 ''İhtiyar'' kelimesi Arapça ''bilmek, bilen'' demektir. İhtiyar-i kader de insanın bilerek seçtiği ve yaşadığı şeyleri kapsar. Günah-sevap, iyilik-kötülük gibi kavramlar ihtiyar-i kaderin içindedir.

Halk arasında efsane gibi yayılan sözlerden çoğu doğrudur. Bizim inancımıza göre EVLENECEĞİMİZ İNSAN, AİLEMİZ, CİNSİYETİMİZ kaderimizde ezelden yazılıdır.

Başka dinlerde ve inanışlarda da kader anlayışı hâkimdir.

Müslümanlıkta ayetler ve hadislerle kesin olarak inanılan kadercilik anlayışına diğer din ve inançlarda da insanlar tarafından büyük önem verilmiştir.

Çünkü her insanoğlu hayatın bir noktasında kaderin varlığını hisseder.

Zaman içinde ne büyük sınavlardan geçiyoruz… bazılarını fark ediyoruz, bazı sınavların farkında bile değiliz.

Hayat asla tek düze değil her zaman inişler ve çıkışlar var. Yola yılmadan, yorulmadan ve hep aynı istekle devam etmenin en büyük kuralı kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır.

Bazı kardeşlerimiz nasılda imanın kuvvetli kollarına kendini bırakmış ve Allah’a teslim olmuş durumda…  Bunu Filistin’in savaşında yaralanan insanların ve şehit olan insanların yakınlarının Allah’a ettikleri dualarda bolca gördük.

Şehit çocuğunun başında ağlayan baba dualarla büyük bir kabulleniş içindeydi.

İmanlı insanların savaşları daima devam eder hiçbir zaman yollarından dönmezler ama kader, hayra ve şerre inanırlar.

Bazı kardeşlerimiz ise nasılda akıntıya karşı kürek çekiyorlar görüyoruz. Dilleri inandıklarını söylüyor ama hırstan, fitneden, kötülükten, müdahaleden, daha fazla istemekten, şükürsüzlükten, isyan etmekten asla vazgeçmiyorlar. Teslimiyetin tam karşısında yer alıyorlar.

Başlarına gelen iyi ya da kötü her şeyi kişiselleştirip beşeri nedenlerden ötürü olduğunu iddia ediyorlar. Sürekli bir şükürsüzlük hâkim.

Çok para kazanıyorum ama yetmiyor.

Çalışıyorum ama yeterince para kazanamıyorum.

İşim iyi ama her gün çok yol gidiyorum.

Eşimi seviyorum ama daha sakin olmasını istiyorum.

Eşimi seviyorum ama daha girişken olmasını istiyorum.

Okuyorum ama mezun olunca iş bulamayacağım biliyorum.

Bitmiyor… İstekler, talepler, müdahaleler, kabullenmeyişler, itirazlar, isyanlar, varsayımlar, beklentiler hiç bitmiyor.

Tamda bu yüzden mutsuzluk, karamsarlık, tükeniş bu kardeşlerimizin yakasını bırakmıyor.

Çünkü ellerinden geleni yaptıktan sonra gerisinin tevekkül ve kaderden ibaret olduğunu ve YAŞANACAK OLAN GELECEĞİN ENİNDE SONUNDA YAŞANACAĞINI KABUL ETMİYORLAR.

Denk geldiğim zaman bu kardeşlerimizin kulaklarının dibinde bağırmak geliyor içimden; KADERCİ OLUN BİRAZ RAHATLARSINIZ.

Yazarın Diğer Yazıları