Serap Oruç

Teslimiyet Sabır Sadakat Kurban

Serap Oruç

Kurban Bayramı, inananlar için sadece bir bayram değil; yardımlaşma ve dayanışma ruhunun uyandığı, maddi bakımdan zenginin ve fakirin birleştiği, manevi bakımdan inananları ve inanmayanları ayrıştırmadan birleştirip birbirine yakınlaştırdığı, iletişim kurmaya, saygı ve sevgiyle bağ oluşturmaya, kırgınlıkların, düşmanlıkların ve pişmanlıkların sona ermesi için huzura erişme fırsatı sunan bir zaman dilimidir. En önemlisi de Allah'ın rızasını kazanmayı hedefleyerek şükrün ifade edilebileceği, sabrımızı, teslimiyetimizi ve sadakatimizi gözden geçirebileceğimiz bir vakittir.

Kurban ile ilgili olarak anlatılan Hz. İbrahim (A.S.) ve Hz. İsmail’in (A.S.) kıssasını birçoğumuz biliriz. Lakin yine de başta kendime, sonra siz değerli okuyucularıma hatırlatmak istedim.

Hz. İbrahim (A.S) Mekke'de uyurken bir rüya gördü. Rüyasında oğlu İsmail'i Allahu Teâlâ'ya kurban ediyordu. Önce bu rüyanın doğruluğundan şüphe etti. Ancak aynı rüyayı daha sonraki gecelerde de görünce bunun Yaratan'dan gelen bir emir olduğunu anladı. Yüce Allah, Hz. İbrahim'i çok ağır bir sınava çekiyordu.

Konuyla ilgili peygamber efendimiz şöyle buyurur: "Peygamberlerin gözleri uyur, fakat kalpleri uyumaz." Çünkü peygamberlerin rüyaları da bir tür vahiydir.

Hz. İbrahim, oğluna ip ve bıçak almasını, birlikte dağa çıkıp odun getireceklerini söyler. Zaten baba oğul sık sık yakınlarındaki dağlara gider, oradan odun getirirlerdi. Hz. İsmail, ip, balta ve bıçak alıp hazırlıklarını tamamlar ve "Yola çıkabiliriz babacığım" der. Hazreti İbrahim ve oğlu yola koyulur. Babası İsmail'e yaklaşır ve şöyle der: "Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin?" Hz. İbrahim'e teslimiyet abidesi olan halim bir oğul verilmişti. Babasına: "Ey babacığım, ne emrolunuyorsan yap! Sen, beni inşallah sabredenlerden bulacaksın" dedi. (Sâffât 37/102)

İkisi birlikte Mina'ya vardılar. Hz. İbrahim, çocuğunun ellerini ve ayaklarını bağlayıp şakağı üzere yatırdı. Gözlerini de bağlayıp sağ yanına yatırdı. Bıçağını çekti. Oğlunun boğazına sürdü. Lakin bıçak kesmedi. Hz. İsmail, babasına kendisini yüzüstü döndürmesini ve yüzünü görmemesini söyledi. Sanıyordu ki babası onun yüzünü gördüğü için dayanamıyor ve bıçağı bastıramıyordu. Hz. İbrahim, oğlunun dediğini yaptı. Onu yüzüstü döndürdü ve bıçağını bir kere daha sürdü, lakin bıçak yine kesmedi. Hz. İbrahim'in ve Hz. İsmail'in bu samimi teslimiyetleri ve itaatleri Rabbimiz tarafından kabul gördü. Onlara şöyle seslenildi: "Ey İbrahim! Gerçekten rüyanı doğrulayıp onayladın. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır." (Sâffât 37/103-106) Baba oğul Allah'ın bu teslimiyet imtihanını kazandı. Buna karşılık Allah onlara katından Cebrail ile bir kurban gönderdi. "Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık. İbrahim'e selam, dedik. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o bizim mü'min kullarımızdandır." (Sâffât 37/107-111)

Okuduğumuz kıssada adı geçenlerin yerinde biz kendimiz olsaydık ne yapardık, nasıl davranırdık? Şimdi İbrahim biziz ve "benim İsmail'im ne?" sorusunu kendimize yöneltip cevabını vermeliyiz. Bizim İsmail’imiz her ne ise, şimdi bıçağı onun boynuna vuracak cesareti gösterebilmeli miyiz? Korkmadan, çekinmeden, iman yolunda bizzat kendi ellerimizle boğazlama noktasına kadar ileri gitmeliyiz. Her ne ya da her kim bizim kalbimizi fazlaca bu dünyada işgal ediyor ve etmekte ise, her ne ya da her kim bizim ile Allah arasına perde çekti ve çekmekte ise, onun farkına varabilmeliyiz.

Sözümüze sadık kalıp teslimiyet ve emanet bilincini önceleyebilmeye, sabredenlerden olabilmeye bir adım atabilmeliyiz.

Zira ayette buyrulur ki “Elbette kurbanların ne etleri, ne kanları Allah'a erişmez (Allah katında makbul olmaz). Fakat Allah'a sizden ancak takva (hâlis ve kâmil ibadetler) ulaşır. İşte kurbanlıkları böyle sizin emrinize bağladı ki size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı, tekbir getirerek yüceltesiniz. Ey Rasûlüm, ihlâsla güzel iş yapanlara (cenneti) müjdele...” Allah (C.C.), bu Kurban Bayramında bizlere dünyada bırakacaklarımızdan arınma şuuruna varmayı nasip etsin. (Âmin.)Saygılar, 

Yazarın Diğer Yazıları