Zafer Partisi İl Başkanı Büyükşen: 'Bu Milletin Aklıyla Alay Etmeyin'
Zafer Partisi Kastamonu İl Başkanı Özcan Büyükşen, PKK terör örgütünün silah bırakma kararına ilişkin yapılan değerlendirmelere değinerek, açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, PKK terör örgütünün silah bırakma kararına ilişkin yapılan değerlendirmelere değinerek, açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen açıklamasında; “AK Parti Kastamonu İl Başkanı Sayın Ahmet Sevgilioğlu’nun yaptığı açıklamayı hayretle ve ibretle takip ettik. Terörle mücadelede zafer ilan edenlerin, bu ülkenin temelini oluşturan Lozan’a ve 1924 Anayasası’na ihanet eden yapılarla yıllarca masaya oturduğunu bu millet unutmadı, unutmayacak. PKK terör örgütü sadece silahlı bir yapılanma değildir. Bu örgüt, açıkça Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı tanımadığını defalarca ilan etmiş; Türk milletinin egemenliğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını hedef almıştır. PKK’nın talebi bir ‘hak’ değil, doğrudan doğruya Cumhuriyet’in tasfiyesidir. PKK, Türk milletini ‘egemen millet’ olmaktan çıkarıp, çok uluslu bir federasyona dönüştürmek isteyen emperyalizmin taşeronudur. Hal böyleyken, geçmişte Habur'da çadır mahkemeleri kuranlar, Oslo’da teröristlerle masa kuranlar, çözüm süreci adı altında Türk devletinin diz çökmesini isteyenlerle pazarlık yapanlar bugün çıkıp ‘terörü yendik’ diyemez. Bu milletin aklıyla alay etmeyin” dedi.
‘Gerçek Zafer, Bu Temellere Sadakatle Sahip Çıkmaktır’
Açıklamalarına devam eden Büyükşen; “15 Temmuz’a gelince… O karanlık geceyi Türk milleti imanıyla ve bileğiyle bastırmıştır. Ancak o yapının devlete nasıl sızdığı, kimler tarafından yıllarca beslendiği sorularının cevabı hâlâ verilmiş değildir. Gerçek yüzleşme yapılmadan zafer naraları atmak, geçmişi unutturmak için yazılmış bir senaryodan ibarettir. Biz Zafer Partisi olarak çok net konuşuyoruz. Bu topraklarda terör örgütünün taleplerine göz yuman, ‘Kürt sorunu vardır’ diyerek PKK'nın argümanlarını meşrulaştıran her tutum, Cumhuriyet’e ihanettir. Terörle mücadele; yalnızca sınır ötesi harekât değil, sınır içi akıl, irade ve milli egemenlik mücadelesidir. PKK’nın talepleri; federasyon, ana dilde eğitim, özerklik gibi Türk milletinin birliğini ve Cumhuriyet’in temelini yok sayan taleplerdir. Sayın Sevgilioğlu, siz ‘Türkiye Yüzyılı’ diyorsunuz. Biz diyoruz ki: Türkiye'nin yüz yılı, 1923’te başladı. Lozan’dır. Cumhuriyet’tir. Türk milletidir. Onurlu, egemen, bölünmez bir millettir. Gerçek zafer, bu temellere sadakatle sahip çıkmaktır” ifadelerini kullandı.
‘PKK, Silah Bıraksa Dahi Talepleriyle Cumhuriyet'e Meydan Okumaktadır’
CHP PM Üyesi Hikmet Erbilgin’in de açıklamalarına değinen Büyükşen; “Dün yine Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi Sayın Hikmet Erbilgin’in, PKK’nın silah bırakma açıklamasına ilişkin yaptığı değerlendirmeyi büyük bir hayal kırıklığı ve endişeyle gazetelerde okuduk. Cumhuriyet’i kuran bir partinin temsilcisinin, 47 yıldır askerimize, polisimize, sivil vatandaşımıza kurşun sıkmış, binlerce can almış, Türk milletinin egemenliğini, Lozan’ı ve 1924 Anayasası’nı reddettiğini açıkça ilan etmiş bir terör örgütüne yönelik bu kadar yumuşak, hatta meşrulaştırıcı bir dil kullanması, tarihi bir savrulmadır. Sayın Erbilgin’in, ‘barış, çözüm, demokratik meşruiyet’ gibi soyut kavramlarla süslediği bu açıklama, PKK'nın siyasal hedeflerini perdeleyen, terörün açtığı yaraları unutturmak isteyen bir tavrın özetidir. Oysa ki PKK, bugün yayınladığı sözde manifestosunda bir kez daha Lozan’ı reddettiğini, Türk milletinin egemenliğini tanımadığını ve Cumhuriyet’in üniter yapısını tasfiye etmeyi hedeflediğini beyan etmiştir. Bu açık bir isyandır, bu milletin ortak değerlerine ve geçmişine yapılmış bir saldırıdır. Biz buradan soruyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, adında ‘Cumhuriyet’ taşıdığı halde, Cumhuriyet’i fiilen reddeden bir yapının açıklamasına nasıl olur da ‘tarihi bir dönüm noktası’ diyebilir? 1924 Anayasası’nı ve Lozan’ı hedef alan bir örgütün açıklamasına ‘barış’ adını koymak, terörü siyasi bir aktör haline getirmek değil midir? PKK, silah bıraksa dahi talepleriyle Cumhuriyet'e meydan okumaktadır. PKK, bir hak hareketi değil, Türk milletinin egemenliğine karşı kurgulanmış bir bölücü projedir. Ve o örgüte karşı mücadele; yalnızca bir güvenlik meselesi değil, Cumhuriyet’i, milli birliği ve Türk milletinin ortak geleceğini savunma meselesidir. Siyasi tutsaklardan, eşit siyasi rekabetten, kayyumların kaldırılmasından söz eden CHP yetkilileri, acaba PKK’nın da siyasallaşmasını mı arzulamaktadır? Cumhuriyet’in kurucu değerleri bu muydu? Atatürk'ün ‘tam bağımsızlık’ ilkesiyle bu açıklamaların neresi örtüşmektedir? PKK’yı muhatap alan, onu makul bir aktör gibi gösteren, geçmişi unutturmaya çalışan bu yaklaşımları asla kabul etmiyoruz. Bu milletin kanla kurduğu devlete, hukukla tesis ettiği egemenliğe, bin bir bedelle kazandığı bağımsızlığa saygı duymayan bir yapıyla ‘barış’ değil, hesaplaşma gerekir. Sayın Erbilgin’e ve CHP yönetimine buradan çağrımızdır. PKK’ya değil, millete kulak verin. Barış tiyatrosunu değil, Cumhuriyet’i referans alın. Lozan’ı, 1924 Anayasası’nı savunmayan hiçbir yaklaşım, Cumhuriyet’in mirasını taşıyamaz” dedi.