Depremin Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi doktorlarından Psikolog Elif Bülbül, depremin çocuklar üzerindeki etkilerine değinerek açıklamada bulundu.
Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi doktorlarından Psikolog Elif Bülbül, depremin çocuklar üzerindeki etkilerine değinerek açıklamada bulundu.
Psikolog Elif Bülbül açıklamasında; “Depremler, yalnızca yetişkinler için değil, çocuklar için de oldukça sarsıcı ve korkutucu deneyimlerdir. Ancak, çocuklar yalnızca depremin kendisinden değil, onun yaşamlarında yol açtığı değişikliklerden, belirsizliklerden ve kayıplardan da derin bir endişe duyarlar. Alıştıkları düzen bir anda bozulmuş; evleri, okulları, çevreleri değişmiş, hatta sevdiklerinden bazılarını kaybetmiş olabilirler. Bu ani değişimleri anlamlandırmak ve duygusal olarak başa çıkmak, gelişimsel olarak henüz bu becerilere sahip olmayan çocuklar için oldukça zorlayıcıdır. Çocuklar, kendilerini güvende hissettikleri yetişkinlerin tutumlarını çok yakından gözlemlerler. Bir kriz anında ebeveynlerin verdiği tepkiler, çocuğun olaydan nasıl etkileneceğini belirler. Anne ve babalar sakin, güven verici ve sabırlı olduğunda, çocuklar da bu davranışları model alarak daha kolay toparlanabilirler” dedi.
Depremin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkileri
Depremin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerine değinen Bülbül; “Deprem gibi büyük felaketler sonrası çocukların psikolojik tepkileri farklılık gösterebilir. Okul öncesi çocuklar, olayları anlamakta ve duygularını ifade etmekte zorluk çekerken; okul çağı çocukları ve ergenler, bu süreçte daha belirgin duygusal tepkiler verebilirler. Kayıp ve yas süreci; 4 yaşın altındaki çocuklar ölüm kavramını soyut olarak algılayamadıkları için kaybı, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranarak sindirebilirler. 6 yaşına kadar olan çocuklar ise ölümün geçici bir durum olduğunu düşünebilirler. Bu da kayıp duygusunun daha yoğun hissedilmesine yol açar. Daha büyük çocuklar, ölümün ne anlama geldiğini kavrayabilse de, kaybın ardından gelen şok, korku, öfke ve suçluluk gibi duyguları karmaşık bir şekilde yaşayabilirler” ifadelerini kullandı.
Çocuklarda Görülen Davranışsal Değişimler
Çocuklarda görülen davranışsal değişimler ile ilgili de bilgi veren Psikolog Elif Bülbül; “Depremin ardından çocuklarda, yaşadıkları travmanın bir yansıması olarak çeşitli davranışsal değişiklikler gözlemlenebilir. Bunlar arasında; aşırı duyarlılık, yoğun öfke patlamaları, saldırganlık, dikkat eksikliği, uyku problemleri ve kabuslar, altını ıslatma, yalnız kalmaktan korkma, parmak emme, tırnak yeme gibi belirtiler yer alabilir. Bu belirtilerin bazısı hemen, bazıları ise haftalar ya da aylar sonra kendini gösterebilir.
Çocuklara Nasıl Yaklaşmalı?
Bilgilendirmelerine devam eden Psikolog Bülbül; “Çocuklara, depremin bir suçları olmadığını ve doğal bir afet olduğunu açıklamak çok önemlidir. Onlarla göz hizasında konuşmak, ellerini tutmak ve güvende olduklarını tekrar tekrar hissettirmek gerekir. Duygusal destek; kabus gören bir çocuğu ‘korkacak bir şey yok’ diyerek geçiştirmek yerine, korkusunu ciddiyetle dinlemek ve kabul etmek gerekir. Korkularının gerçek ve doğal olduğunu kabul etmek, bu duygularla baş etmelerini kolaylaştırır. Ayrıca, gündüzleri açık havada oyun oynamasına imkân tanımak, güvenli alanlar oluşturmak ve sevdiği oyuncaklarla vakit geçirmesine destek olmak, onun iyileşme sürecini hızlandırabilir. Rutinleri Koruma: gündelik düzenin devam ettirilmesi, çocukların psikolojik sağlamlığı açısından büyük önem taşır. Alışık oldukları rutinler, onlara güven verir ve normalleşme sürecine katkı sağlar. Ebeveynlerin rolü; bu süreçte ebeveynlerin tutumu, çocuğun duygusal iyileşmesinde kilit rol oynar. Sabırlı, tutarlı, yapıcı ve iş birliğine açık bir tutum sergilemek, çocukların kendilerini güvende hissetmesini sağlar. Çocuklara küçük sorumluluklar verilmesi, iyileşme sürecine aktif katılımlarını destekler. Uzman desteği; bazı durumlarda, çocuğun yaşadığı duygusal yükü tek başına taşıması mümkün olmayabilir. Eğer uyum sorunları ya da travmatik tepkiler şiddetliyse, bir uzmandan psikolojik destek alınması önemlidir. Çocuklarımızın ruhsal iyileşme süreçlerini desteklemek için, sadece fiziksel değil, duygusal olarak da onların yanında durmamız gerekir. Unutmayın; deprem gibi büyük felaketler, çocukların yalnızca fiziksel değil, duygusal dünyalarında da kalıcı izler bırakabilir. Onlara güvenli bir ortam sunmak, hissettikleri korku ve kaygılarını ciddiye alarak onlara yardımcı olmak, sağlıklı bir iyileşme süreci için gereklidir. Birlikte güvende olacağımızı hissettirmek, en büyük tedavi yöntemlerinden biridir” dedi.