Halime Korkmaz

Mirac'ı Anlamanın Lüzumuna Dair

Halime Korkmaz

Süleyman Çelebi, “Kutlu olsun sana mirac-ı güzîn” diyerek Mirac’ı kutluyordu.

Üç aylar olarak adlandırılan ayların içerisindeki ikinci kandil, Mirac Kandili’dir. Önümüzdeki salı günü hep birlikte idrak edeceğiz. Mirac, Hz. Peygamber’in (SAV) gök katlarına doğru yükselmesi sonucu Allah (CC) ile buluşmasını haber verir. Bu açıdan Mirac; kulun dünyadan yükselişi ve Rabbi tarafından kabul edilişidir. Mirac; Hz. Peygamber’e dünyada yaşarken verilen en kıymetli hediyelerden biridir. Ama bunun öncesinde yaşadıklarının da hatırlamakta fayda görüyoruz. Zira Hz. Peygamber (SAV) Mirac’ın öncesinde üzüntülü ve acılı olaylar yaşamış ve sonrasında kendisine Mirac hediye edilmiştir. Hz. Muhammed (SAV), o yıllarda ve günlerde sevdiklerini dünyadan uğurlamış, adeta kalbinin sol tarafı boş kalmışçasına… Tebliğ vazifesi gereği İslam’ı anlatmak için gittiği şehirlerin kapılarından içeri dahi alınmamış ve sonuçta hem üzgün hem de yalnız kalmış… Kendisine iman edenler Mekke şehrini terk etmek zorunda bırakılmış… İşte böyle bir durumda iken Rabbinin katına yükseltilmiştir. Bu durum, “Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirâh 94/5) ayetini anımsattı. Her hediye öncesinde yaşanan zorluklardan sonra elimize geçer. Aslında Allah, kullarına dünyada yaşattığı güçlükler esnasında aynı anda kolaylığı da beraber yaşatıyordu. Allah, merhametlilerin en merhametlisi olduğu için güçlük yaşayana kolaylığı, acı yaşayana sevinci de aynı anda tattırmakta.

Mirac, Kur’an-ı Kerim’de İsrâ Suresi’nin ilk ayetinde şöyle bildirilir: “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.”

O zaman Mirac’ı anlamak zorundayız. Miracı elde etmenin yöntemlerini de surenin ilk ayetlerine dikkat etmekle başlamanın gereğine inanmaktayım. Bilmeden-anlamadan-okumadan Mirac anlaşılmaz. Surenin bu bölümü insanın yaşadığı hayatının yol ve yöntemlerini sunuyor insanoğluna…

İyilik ve kötülük arasında kalıp tercih yapmak isteyenler için…

“Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz...”

  1. İnsanın karakterine dair...

“İnsan, şerri de hayrı istediği gibi ister. İnsan pek acelecidir!”

  1. İnsanın her yaptığının sorumluluğunun kendisine ait olduğuna ve amel defterine dair…

“Her insanın sorumluluğunu omzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız.”

  1. Dosdoğru yolda yürümek ve yaşamak zorunda olunduğuna dair…

“Kim doğru yolu seçerse kendi iyiliği için seçmiştir, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiç kimse başkasının günah yükünü üstüne almaz. Biz bir resul göndermedikçe azap da etmeyiz.”

  1. Allah’ı bırakarak unutup yaşayanlara dair…

“Allah’tan başka tanrı tanıma; sonra kınanmış ve yalnızlığa terk edilmiş olarak kalırsın.”

  1. Kulluk etmek ve anne-babaya iyiliğe dair…

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.”

  1. Kalplerde olanlara dair…

“Kalplerinizdekini en iyi bilen rabbinizdir. Eğer iyi olursanız bilesiniz ki Allah kendisine yönelenleri bağışlayıcıdır.”

  1. Yaşadığımız hayatta üzerimizde hakkı olanlara ve hayatı saçıp savuranlara dair…

“Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma!”

  1. Şeytan ve dostlarına dair…

“Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da rabbine karşı çok nankördür.”

  1. Her yerde ve her şartta güzel söze dair…

“Eğer sen kendin dahi rabbinden umduğun bir lütfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse kendilerine rahatlatıcı bir söz söyle!”

  1. Cimrilik ve savurganlığa dair…

“Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin!”

  1. Rızka dair…

“Rabbin rızkı dilediğine bol bol verir de kısar da. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.”

  1. Fakirlik endişesi ve çocuklara dair…

“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.”

  1. Hayasızlık olan zinaya dair…

“Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.”

  1. Canın kutsallığına dair…

“Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın. Bir kimse haksızlıkla öldürülürse velisine yetki verdik; ancak o da öldürme hususunda sınırı aşmasın; çünkü o, yeterince yardıma mazhar olmuştur.”

  1. Koruyup gözetmemiz gereken yetimlere ve sözünde durmaya dair…

“Rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, onun yararına olmadıkça el sürmeyin. Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluk doğurur.”

  1. Ölçüp biçmeye dair…

“Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir hem de sonucu daha güzeldir.

  1. Vücut azalarının şahitlik edeceğine dair…

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

  1. Aslında hiçbir şey olmadığın halde kibre kapılarak yaşayanlara dair…

“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.

  1. İnsanın bu konulara özellikle dikkat etmesinin sebebine gelince;

“Bütün bunların kötülüğü, rabbinin katında istenmeyen şeyler olmasıdır.

“İşte bunlar, rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah’tan başka tanrı tanıma; sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (İsrâ 17/7-39)

Mirac Kandiliniz mübarek olsun...

Yazarın Diğer Yazıları