Nefise Köylü

Yere Düşen Bir Lokma Ekmeği Öpüp, Başına Koyan, Temiz Nesil Nerede?

Nefise Köylü

Eleştiri yapmak en büyük hobilerimden biri değil. Spor yapmak, gezip dolaşmak, bolca okuyup öğrenmek gibi çok daha faydalı hobilerim var.

Fakat 1986 doğumlu bir birey olarak kendi ülkemde, kendi memleketimde, 24 saatlik yaşam döngüm içerisinde öyle keskin, sosyal ve kültürel anlamda, maddi manevi, öyle büyük buhranlar yaşıyorum ki ister istemez şahit olduklarım yazılarıma yansıyor.

Her gün iyi niyetler ve umutla uyanıyorum, üstüne birde dualarımı ekliyorum… Sonra yaşamaya, görmeye, duymaya başlıyorum ve şaşkınlık içinde kalıyorum.

Çoğumuzun gün içinde şahit olduğu şeyler, özellikle haber niteliği taşıyan gündemler, inanılır gibi değil.

Bu hafta şöyle bir gözlemledim. Kendimi de bu gözlemlerin içine dâhil ettim. Ne kadar müsrifiz diye…

Şuanda dünyanın dört bir yanında kaos hakim. Başta Filistin olmak üzere, Arakan, Yemen, Doğu
Türkistan ve Afrika da devam eden savaş ve kaoslar nedeniyle yaşanan BÜYÜK YOKLUK, SEFALET, AÇLIK aman vermez bir hal almış durumda.

Hafta başında izledim. KUDUZ BİR KÖPEKTEN daha saldırgan olan İSRAİL zalimliklerine bir yenisini daha ekledi.

“FİLİSTİN’NİN MASUM ÇOCUKLARINA, MASUM ANNELERİNE VE MASUM VATANDAŞLARINA, DAHA KOLAY KATLEDEBİLMEK ÜZERE,  EL ALTINDAN, YARDIM KURULUŞLARI DAĞITIYORMUŞ GİBİ, KONSERVE ŞEKLİNDE BOMBA DAĞITMAYA BAŞLADI.”

İnanabiliyor musunuz?

Açlıktan kavrulan, soğuktan donan Filistinli perişan olmuş çocuklara ve annelere yemek dağıtılan sahte kuyruklarda KONSERVE ŞEKLİNDE BOMBA DAĞITIYORLAR.

Bu nasıl bir katliam? Ve bu katliamın karşısında tüm insanlık için sorarım;

Bu nasıl bir çaresizlik?

Neden bu yokluk?

Neden bu mağduriyet?

Nerede yardım?

Nerede vicdan?

Nerede hassasiyet?

Bir yanda bu katliam ve çaresizlik devam ederken, diğer yanda ki durum:

  • Dünyada 650 milyondan fazla kişi obez.
  • Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun yüzde 56’sı fazla kilolu veya obez durumda. Türkiye bu oranla 28 ülke içinde 9. sırada yer alıyor.
  • Türkiye’ de hane başına pişen 3 kap yemekten, 1 kabı ortalama olarak ziyan oluyor.
  • Yine ülkemizde alınan her 3 ekmekten, 1 ekmek ziyan olmaya mahkûm.
  • Her sebze, meyve, protein alışverişimiz sonucunda ürün başı en az 100 gram çöpe gidiyor.

Bunlar sıfır atık projesi kapsamında minimum ziyanı amaçlayan devlet politikamıza eşlik olarak yapılan çevresel araştırmaların sonucu.

Takıntılı tüketim hastalığı kompulsif satın alma hastalığına kısaca değineyim. Bu konu başlı başına bir akıl almazlık.

4 kişilik, aynı evde yaşayan bir ailenin kapısının önünde 4 araba olması, dolabına sığmayan kıyafetlerinin içinde hiç giyilmemiş kıyafetler beklerken kıyafet alınmaya devam edilmesi, ayakkabı almaya, teknolojik alet almaya, sürekli bir şeyler almaya ASLA DOYULMAMASI… Bireylerin kişiliklerinin oturmaması, maddesel unsurlarla kendileriyle övünmeleri ve toplum içinde ön plana çıkmaya çalışmaları, takıntılı ve hastalıklı tüketim anlayışına bir örnektir.

Ben, zevke-sefaya ruhlarını satmış Araplardan örnek vermek istemem. Barbarlıklarının üzerini parayla örtmeye alışmış Avrupalılardan örnek vermek istemem. Açlıktan gözleri dönmüş, pislik içinde boğulmuş Amerikalılardan örnek vermek istemem.

Ben 1986 Kastamonu-Devrekani doğumlu bir yazar olarak, kendimden, ailemden, çevremden, memleketimden, ülkemden örnek vermek isterim.

Her birey öz eleştiriyi önce kendine yönlendirmeli.

İlkokul, ortaokul döneminde bize 2 senede 1 forma alınırdı. O forma ile 2 sene her gün okula giderdik. Annelerimiz yıkar, ütüler söküklerini dikerdi… Her yıl bir kışlık, birde yazlık ayakkabımız olurdu. Evde pişen yemeklerden bir kaşık dahi artsa asla heç edilmez, beslenen tavuklara ya da evcil hayvanlara yem edilirdi. Kuru gıdalar, proteinler, sebze ve meyveler sadece tüketilecek kadar alınır ve katık yapılarak birçok çeşitte değerlendirilirdi.

Bizim evde ben o yıllardan, bu yıllara hep böyle gördüm. Halen 3-4 yıldır giydiğim ayakkabım var, tişörtlerim içinde 10 yıllık tişörtüm olduğunu bile iddia edebilirim.

Bir zamanlar biz böyle gördük, böyle öğrendik.

Bunun maddi yoklukla hiçbir alakası yok. Maddi olarak ne durumda olursak olalım ziyan ve çöpe atmak bize ters gelirdi.

O yüzden sordum yazımın başında; YERE DÜŞEN BİR LOKMA EKMEĞİ ÖPÜP, BAŞINA KOYAN TEMİZ NESİL NEREDE?

ŞİMDİ Kİ NESİL VE O NESİLE UYUM SAĞLAYAN EBEVEYNLER, tüketim çılgınlığının pençesinde savruluyorlar, sıfır atık politikası ile dalga geçiyorlar, yediklerini yiyip yemediklerini çöpe tıkıştırıyorlar, sürekli alıyorlar, ihtiyaç fazlasına saldırıyorlar… İnsanlardan, kişiliklerine duyamadıkları saygıyı, arabalarıyla, evleriyle, kıyafetleriyle, yedikleriyle, içtikleriyle gösteriş yaparak duymaya çalışıyorlar.

Bir yanda bu keşmekeş düzen devam ederken diğer yanda masum insanlar konserve şeklinde bombalarla kandırılıyorlar.

Bunca müsriflik içinde ayda 90 -100 lira, KIZILAY’A, İHH’YA ya da başka bir yardım kuruluşuna yardım etmek zor geliyor insanlara.

Filistin halkı abluka ve ekonomik sıkıntıların yanı sıra birçok zorlukla mücadele ediyor. Yaşam alanları, mülteci kampları, hastaneler ve sivil halk hedef alınmaya devam ediyor.

En çok ihtiyaç duyulan ŞEYLERİN BAŞINDA GIDA GELİYOR.

Gazze halkı bombardıman altında gıdaya ve sıcak yemeğe ulaşamıyor.

İHH ARACILIĞIYLA;

  • FILISTIN, yazarak 3072 hattına SMS göndererek 30TL, 4072 hattına SMS göndererek 70TL bağışlayabilirsiniz.

KIZILAY ARACILIĞIYLA;

  • Siz de tüm GSM operatörleri üzerinden “FİLİSTİN” yazıp 2868'e SMS yollayarak 20₺ bağışta bulunabilir; banka yoluyla bağış yapmak için hesap numaralarımızı kullanabilirsiniz.

UNUTMAYIN FİLİSTİN’DE NELER OLUYOR…

BİZ BOLLUK İÇİNDE YAŞARKEN BAZI YERLERDE BAZI ÇOCUKLAR VE İNSANLAR NE YOKLUKLAR ÇEKİYOR.

Yazarın Diğer Yazıları