Allah'ı Zikretmek
Kadriye Doğan
Birisi arıların saldırısına uğrarsa ondan kurtuluşu; bulduğu bir suya kendini atmaktır. Su içinde kaldığı sürece arılar onun başında döner durur ama onu sokamazlar. Lakin başını çıkarttığında neresi açıkta kalırsa oradan sokarlar. Mevlana hazretleri arıları nefsimizin sınır tanımaz istekleri ve günaha çağırmasına; suyu da Allah'ı zikretmeye benzetiyor. Kişi Allah'ı zikrettiği, ibadetlerini yaptığı ölçüde sudaki kişi gibi arıların saldırısından korunur, kurtulur. Lakin biraz aksattı mı, sudan biraz çıktı mı arılar başında beklemektedir ve hemen ona saldırırlar. İnsanoğlu onların yüzünden nice cefalar, acılar çeker.
Değerli okuyucularımız öyle bir dünyadayız ki yine Mevlana'nın benzetmesi ile söyleyecek olursak: bu dünya geniş bir ovada dar ayakkabı ile dolaşmaya benzer. Görenler ona özenir oh ne güzel geniş bir ovada seyran ediyor, ne rahat derler. Ancak o kişiye ovanın genişliği ferahlık değil acı verir. Bir an önce ova bitsin ister. İşte dünyanın dert ve sıkıntıları da dar ayakkabı gibi sıkar, can acıtır. Dışarıdan bakanlar ne kadar hoş bir hayat yaşıyor sansalar da herkesin bir imtihanı, ayağını sıkan bir ayakkabısı vardır. Bundan tek Kurtuluş'ta Allah'ı zikretmek, tevekkül denizine atlayıp kendini bırakmaktır. Nefis ve şeytanın canımızı yakmak için başımızda beklediğini hiç unutmayalım. İnsanoğlunun yaratıldığı gün bizi de kendi ile beraber cehenneme sürüklemek için yemin etmiş bir düşmanımız var. Ama bu düşman biz irademizi kullanır ona uymazsak hiçbir şey yapamaz. Onun gücü Sadece bize telkin etmeye, gizli gizli fısıldamaya yeter. Allah’a (C.C) sığınmış zikir ve tevekkül halinde olan bir Mü’min sudaki adam gibi korunak halindedir ona zarar veremez. Lakin ona zarar vermek için ömrü boyunca bir zayıf halini sudan azıcık başını dışarı çıkartmasını bekler durur.
İçinde bulunduğumuz mübarek gün ve geceler Allah’ı çokça zikredi on yakınlaşmaya vesile olsun Beraat gecesinde beraatınızı sağ elinizden almanız dileğiyle...
